http://www.netgazi.tr.gg/

Açılış Sayfası Yapın Sık Kullanılanlara Ekleyin E-Mail Yollayın

www.netgazi.tr.gg ANASAYFAMIZA GİTMEK İÇİN TIKLA             İLETİŞİM           Z.DEFTERİ          SOHBET ODAM          CSS KODLARI           TÜM KODLARIMIZ



DÜZENLİ ORDUNUN KURULMASI

KONGRELER / CEMİYETLER
 
 Amasya Genelgesi
  Erzurum Kongresi

  Balıkesir Kongresi
  Alaşehir Kongresi
  Sivas Kongresi

  Amasya Protokolü
  Cemiyetler
  Diğer Kongreler


   TBMM / DÜZENLİ ORDU
  
Kuvay-i Milliye
  Son Osmanlı Meclisi
  Misak-ı Milli

  TBMM Kuruluşu
  İlk Anayasanın Kabulü
  Düzenli Ordunun Kurulması

   SAVAŞLAR ve ZAFERLER
 
 Doğu Cephesi
  Trakya Cephesi

  Güney Cephesi
  Urfa Cephesi
  Antep Cephesi
  Maraş Cephesi
  Çukurova Cephesi

  İnönü Savaşları
  Kütahya- Eskişehir Savaşları
  Sakarya Savaşı ve Zaferi
  Büyük Taarruz ve Zafer

   ANTLAŞMALAR /
   
KONFERANSLAR

  Gümrü Barış Antlaşması
  Paris Konferansi
  Londra Konferansı
  Moskova Antlaşması
  Kars Antlaşması

  Ankara Antlaşması
  Mudanya Mütarekesı

  Lozan Barış Antlaşması

   ÖNEMLİ OLAYLAR /
  
 GELİŞMELER

  
Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı
  Ayaklanmalar
  İstiklal Madalyası Kanunu
  Tekalif-i Milliye
  Başkomutanlık
  Ankara'nın Başkent Oluşu

DÜZENLİ ORDUNUN KURULMASI


İstanbul Hükümeti ve işgal devletlerinin kışkırtmalarıyla çıkan ayaklanmaları bastırmak ve günden güne ilerleyen Yunan ordusunu durdurmak, ancak düzenli bir ordu ile mümkündü. Bu iki sorun çözülmeden bağımsızlığı elde etmek imkansızdı. Mondros Mütarekesinden sonra ordular terhis edilmişti. Elde Kazım Karabekir'in komutanı olduğu Erzurum'daki 15. Kolordu'dan başka, gerçek savaş gücü taşıyan birlik yoktu. Ordu yalnız boş kadrolar durumundaydı. Gerek Temsil Heyeti, gerek ardından kurulan yeni Meclis silahlanmaya ve seferberliğe gidecek durumda değildi. Ancak, ayaklanmalar bastırılmalı ve Yunan ilerleyişi durdurulmalıydı.

Batı Anadolu'da, İzmir'in işgalinden sonra vatansever üç Albay, Kazım Özalp (Orgeneral), Bekir Sami (Anday) ve Şerif (Aker) Beyler, emirlerindeki birliklere katılanlarla birlikte direnmeye başlamışlardı. Ancak bu direnişler güçsüzdü ve gerilla eylemleri ile düşmana zarar vermekten öteye geçmiyordu. Bu tür direnişler Kuvay-ı Milliye (Milli Kuvvetler) ruhunu doğurdu. Balıkesir ve Alaşehir Kongreleriyle Egeli yurtseverler bu hareketi daha bilinçli şekilde desteklediler. Yunan işgalinin büyük zulümlerle ilerlemesi pek çok yurttaşın bu direnişlere katılmasını sağladı.

Direniş hareketleri olumlu ama yetersizdi. Kuvay-i Milliye birlikleri içinde Çerkes Ethem gibi büyük başarılar elde edenler oldu. Ancak bu birlikler gerçek bir ordu olmaktan çok uzaktı. Yalnızca kendi şeflerini dinliyor, Ankara'daki Genelkurmayın buyruklarına uymuyorlardı. Ayrıca bu birlikler ayaklananları kendi şeflerinin isteklerine göre hukuk kurallarına uymadan cezalandırıyorlardı. Yunanlıların 22 Haziran 1920'de başlattıkları saldırı önlenemedi. Meclisin, 12 Temmuz 1920'de yaptığı toplantıda bazı milletvekilleri Yunan saldırısının durdurulamamasında cephedeki komutanların suçlu olduğunu belirttiler. Mustafa Kemal Paşa bu suçlamaların doğru olmadığını, Avrupa devletlerince silahlandırılmış ve donatılmış Yunan ordusuna sadece milli ve gönüllü kuvvetlerle karşı koymanın mümkün olmadığını belirterek, artık TBMM'nin gerçek anlamda bir orduya sahip olması gerektiğini ileri sürdü. Bunu gerçekleştirmek için, milli kuvvetlerde bulunan yetenekli personelin, düzenli asker olarak ordu birliklerinin kadrolarına geçirilmesini ve yeniden bazı doğumluların silah altına alınması gerektiğini ifade etti. TBMM'nin bu konudaki kararı üzerine düzenli ordu kurulmaya başlandı.

Bu karara, bazı Kuvay-i Milliye birlikleri karşı çıktı. Ama daha önce Mustafa Kemal'in aldığı önlemlerle bir çok Kuvay-i Milliye birliği ordu içerisinde eritilmişti. Yeni silah altına alınanlarla beraber düzenli ordu hızla oluşmaya başladı. Artık Türk Ordusu temel olarak yeniden kurulmuş bulunuyordu. 9 Kasım 1920 de Batı Cephesi iki komutanlığa bölündü: Batı ve Güney Cepheleri. Batı Cephesi komutanlığına Genel Kurmay Başkanı Albay İsmet (İnönü) Bey, Güney Cephesi komutanlığına da İçişleri Bakanı Albay Refet Bey atandı. Buradaki kuvvetlerin savaş yeteneği artırıldı ve örgütlenmesi sürdürüldü. Milli Mücadelenin ilk günlerinde başarılı hizmetlerde bulunan çete reisi Çerkes Ethem, komutasındaki Kuvay-i Seyyare adını taşıyan müfreze, Albay İsmet Bey'in komutanı olduğu Batı Cephesi içinde yer alıyordu. Çerkes Ethem ve kardeşlerinin cephe komutanını tanımamaları ve düzenli ordu disiplinine uymamaları üzerine, Bakanlar Kurulu 27 Aralık 1920'de bu birliklerin etkisiz hale getirilmesine karar verdi. Çerkes Ethem kuvvetleri, başarılı bir şekilde dağıtıldı ve buyruğundaki kişilerin çoğu düzenli orduya katıldı








http://KENDİ Tiklayinoyun komedi sohbet sitelerirehber.gen.trWebmasterim.Com
PageRank Checker netgazi.tr.gg

Bilgisayar ve İnternet İnternet-Tr Msn bot last visit powered by  Bots Visit Google bot last visit powered by Bots Visit Yahoo bot last visit powered by  Bots Visit


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol