KONGRELER / CEMİYETLER
Amasya Genelgesi
Erzurum Kongresi
Balıkesir Kongresi
Alaşehir Kongresi
Sivas Kongresi
Amasya Protokolü
Cemiyetler
Diğer Kongreler
TBMM / DÜZENLİ ORDU
Kuvay-i Milliye
Son Osmanlı Meclisi
Misak-ı Milli
TBMM Kuruluşu
İlk Anayasanın Kabulü
Düzenli Ordunun Kurulması
SAVAŞLAR ve ZAFERLER
Doğu Cephesi
Trakya Cephesi
Güney Cephesi
Urfa Cephesi
Antep Cephesi
Maraş Cephesi
Çukurova Cephesi
İnönü Savaşları
Kütahya- Eskişehir Savaşları
Sakarya Savaşı ve Zaferi
Büyük Taarruz ve Zafer
ANTLAŞMALAR /
KONFERANSLAR
Gümrü Barış Antlaşması
Paris Konferansi
Londra Konferansı
Moskova Antlaşması
Kars Antlaşması
Ankara Antlaşması
Mudanya Mütarekesı
Lozan Barış Antlaşması
ÖNEMLİ OLAYLAR /
GELİŞMELER
Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı
Ayaklanmalar
İstiklal Madalyası Kanunu
Tekalif-i Milliye
Başkomutanlık
Ankara'nın Başkent Oluşu |
GÜNEY CEPHESİ
Mondros Ateşkes Antlaşması'nın, İtilaf Devletleri tarafından tek taraflı, haksız ve yanlış bir şekilde uygulanışı çerçevesinde Güney Anadolu'nun işgali, bu bölgede milli mücadele cephelerinin kurulmasına ve düşman saldırısına karşı direnmeye sebep olmuştu.
Fransızların Adana'yı, İngilizlerin ve Fransızların beraberce Urfa, Maraş ve Antep'i işgal etmeleri halk arasında korku, nefret ve endişe oluşturmuştu. Fransızların, Ermenilerle işbirliği yaparak sömürge yönetimi usullerini burada uygulamaları, yer yer bölgesel savunma tertiplerinin alınmasına ve milli kuvvetlerin kurulup teşkilatlanmasına etken oldu.
URFA CEPHESİ
Diğer Güney illeri gibi, Urfa'da önce İngilizlerin sonra da 30 Ekim 1919'da Fransızların işgaline maruz kaldı. Fransızlar, Urfa'da da Ermenilerle işbirliği yaparak, Urfalıların can ve mal güvenliklerini ihlal ettiler. Fransız işgaline karşı 9-10 Şubat 1920 tarihinde yapılan, Urfa ve Havalisi Kuvayı Milliye Komutanı "Namık" takma adlı Yzb.Ali Saip Bey (Ursavaş)'in komutasındaki 3000 kişilik, baskınla Urfa kısmen kurtarıldı. Karargah binasındaki Fransız bayrağı yerine Türk bayrağı çekildi. Uzun ve çetin mücadeleler sonucu, Fransız askeri birlikleri, 11 Nisan 1920 günü Urfa'yı boşalttı. Urfa da tek başına istilacı bir devlete karşı savaşmış ve zafer kazanmıştır. Böylece, Şanlıurfa olmuştur
ANTEP CEPHESİ
Önce İngilizler, sonra Fransızlar tarafından, Mondros Ateşkes Antlaşması hükümlerine aykırı olarak işgal edilen Antep, yabancı işgaline boyun eğmedi ve direndi. Fransızlar, Antep'te bir Ermeni fırkası kurarak, yerli Ermeni azınlığı ile birlikte Anteplileri sindirmeye çalıştı. Halkı korku ve endişeye sürüklediler. Annesini saldırıya karşı savunmaya çalışan 12 yaşındaki bir çocuğu (Şehit Kamil) öldürdüler. Bütün bunların üzerine Antepliler de teşkilatlandı. Kılıç Ali Bey komutasındaki Kuvay-ı Milliye birlikleri de başarılı direnişler ve mücadelelerde bulundu. Antep, önce 3 ve 18 Şubat 1920 tarihlerinde ilerleyen iki Fransız taburuna karşı direndi. Daha sonra, Mart 1920 sonunda takviyeli Fransız birliklerine karşı çetin bir güç ve azimle savaştı. Fransız birliklerine karşı kahramanca savaşan ve milli bir sembol olan Şahin takma adıyla Teğmen Sait Bey'in şehit düşmesi, Fransızlara karşı direnişi daha çok artırdı. 1 Nisan 1920'de de bütün şehir Fransızlara karşı ayaklandı. 10 ay 9 gün düşmana karşı en kötü imkanlarla yiğitçe ve mertçe savaşan Antep, 9 Şubat 1921 de teslim olmakla beraber, Türk tarihine kahramanlar diyarı olarak "Gazi" ünvanını alarak geçti. Gaziantep, 6000 evladını savaşarak şehit verdikten, binlerce yaralı ve sakat bıraktıktan sonra, sırf açlık yüzünden (ekmek yerine acı zerdali çekirdeğini yiyerek) kapılarını düşmana açmak zorunda kaldı
MARAŞ CEPHESİ
Çukurova, Antep ve Urfa'yı işgal ettikleri gibi, Maraş'ı da ele geçiren Fransızlar, burada da Ermenilerle işbirliği yaptılar. Tarihi Maraş Kalesine Türk bayrağı yerine Fransız bayrağının asılması, Maraşlıları harekete geçirdi ve olay milli onuru zedeleyici bir durum olarak değerlendirilmişti. Fransız işgaline karşı, bir camide vazeden "Sütçü İmam" Şeyh Ali Sezai (Kurtaran) Efendi, halka "Kalelerinde hür bayrağı dalgalanmayan, esir bir memlekette, Cuma namazı kılınmaz" diyerek Maraşlıları coşturdu. Maraş, çocuğu, genci, ihtiyarı, erkeği ve kadını ile beraber tarihi kaleye yönelerek, Fransız bayrağını indirip, yerine Türk bayrağını çekmiştir. Fransızlara karşı yapılan kanlı mücadele, 11 Şubat 1920'de Fransızların bozguna uğramaları ve Maraş'tan çekilmeleri ile son buldu. Maraşlıların, gösterdikleri kahramanlık, şehrin adının da Kahramanmaraş olarak değişikliğini gerekli kılmıştır. Ayrıca Maraş şehri TBMM hükümetince İstiklal Madalyası ve Beratına layık görüldü.
ÇUKUROVA CEPHESİ
Kilikya adı ile andıkları Çukurova'yı sömürge haline getirmek için Fransızların çabaları, daha ilk işgal anından itibaren Çukurovalıların protestosu ile karşılanmıştır. "Feryatname" adlı vesika ile kamuoyuna duyurulmuştu. Fransız idarecilerinin, Ermeni komitecilerine alet olması, hatta Fransız Valisi Bremond'dan cesaret almaları ve teşvik görmeleri Ermeni Fedailerini yağmacılık ve katliama da yönlendirmişti. Fransız ve Ermenilerin insanlık dışı hareketleri, milli kuvvetleri teşkilat kurarak, çete savaşı yolu ile karşı koymaya yöneltti. Aralarında Zamir Damir Arıkoğlu'nun da bulunduğu Çukurovalılar Toroslarda ve Çukurova'da yer yer direnişler, yiğitçe çarpışmalar yaptılar. I.Kavaklıhan, Aflak, II.Kavaklıhan, Yarbaşı, Hinnepli, Taşçı, Mercin Büyük Fadıl savaşları ve Kar Boğazı Baskını Fransızları yirmi günlük ateşkes Antlaşmasına ve daha sonra da Ankara Antlaşması'nı imzalamaya zorladı. Antlaşmanın imzalanması Çukurova'nın kurtuluşunu sağladı.
|